BİYOPOLİTİKA
THOMAS LEMKE
Çeviren
Utku ÖZMAKAS
NASIL BİR KİTAP?
Thomas Lemke tarafından yazılan ‘’Biyopolitika’’ kitabı iletişim yayınlarından 2013 yılında çıkartıldı. Kitabın orjinali New York University Press’in 2011’de yaptığı İngilizce baskıdır. İngilizceden Türkçe’ye çeviren Utku Özmakas’dır.
Birçok yerde kullanılmaya başlayan ancak kullanıldıkça içi boş hale getirilen Biyopolitika kavramını tüm boyutlarıyla Thomas Lemke bu kitapta detaylı şekilde yeniden tanımlıyor. Biyopolitika; 11 Eylül’den sonraki teröre karşı savaş, neo-liberalizmin doğuşu, ırkçı ideolojiler ve soykırım politikaları, çevre meselelerinin idaresi, kök hücre araştırmaları, insanı kopyalama ve insan genom projesi türünden biyotıbbi ve biyoteknolojik yenilikler gibi oldukça farklı konular üzerine düşünmek için bir araç. Kitle, hayat, çevrebilim, DNA, tüp bebek, gen havuzu, göçmenler ve sığınmacılar, yaşam alanları, teknoloji, disiplin, düzenleme, gözetleme gibi Liberallerin odaklandığı çalışma alanları bedenin ve nüfusun denetimini fizyolojik ve biyolojik açıdan sağlamaya çalışırken insan doğasının değişimine yönelik bu çalışmaların karşısına ise biyoetik kavramını getiriyor.
Lemke kitabında yönelttiği soru ile biyopolitikayı başka bir perspektiften de ele alıyor. Politika zaten hayatla ilgilenmiyor mu? O zaman biyopolitika değişimi anlatıyor demek daha doğru olur. Kitabın biyopolitikaya ilişkin derlemesi Michel Foucault ile başlıyor ve sonrasında her bir bölümde incelenmek üzere Giorgio Agamben, Michael Hardt ve Antoni Negri ve kısmen Carl Schmit ile devam ediyor ancak bu durumda politisist ve doğalcı yaklaşımın yetersiz kaldığı anlaşılıyor.
Biyopolitika kavramının çok fazla kullanılmaya başlanmasından dolayı giderek muğlaklaşan bir sözcük olduğundan bahsediyor. Henüz birkaç yıl önce sınırlı sayıda uzman tarafından kullanılan Biyopolitika kavramı şimdilerde çok farklı disiplinlerde ve söylemlerde kullanılıyor. Bu kitapla yazar, biyopolitika konusunda genel bir yönelim önererek söz konusu tartışmaya açıklık getiriyor. Yazar bu kitabın iki amacı olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor: Bir yandan biyopolitika kavramının tarihine ilişkin sistematik bir genel taslak oluşturmaya çalışmak, öte yandan da kavramın güncel kuramsal tartışmalarla ilişkisini araştırmak.
Yazar bunu yaparken hareket noktası olarak, politikayla hayatın bütünleşmesine bağlı olarak biyopolitikada mecburen gerçekleşen sanal kutuplaşmayı ele alıyor.
İlk bölümde 20. Yüzyılın ilk on yılında devlete dair organikçi kavrayışlardan Nasyonal Sosyalizm boyunca görülen ırkçı akıl yürütme biçimlerine ve güncel siyaset bilimindeki biyolojiye dayanan düşünceleri kapsıyor.
İkinci bölümde ise biyopolitikayı yeni tıbbi ile bilimsel bilginin ve biyoteknolojik uygulamaların bir sonucu olarak ortaya çıkan keşfedilmemiş bir politika alanının son günlerde oldukça popüler hale gelen ve politik için adı sıklıkla söylenen politisist söylemin farklı boyutlarını anlatıyor.
Kitabın temel savı, bahsedilen iki yorum hattının da biyopolitik süreçlerin temel boyutlarını kavramakta başarısız olduğudur. Belirgin farklarından ziyade, polistisist ve doğalcı pozisyonun bazı temel varsayımları ortaktır. Bu her iki kavrayışında değişmediğini bir hiyerarşi ve hayat ile politika arasında dışsal bir ilişki olduğu düşüncesine dayandığını belirtir.
NEDEN BİYOPOLİTİKA?
Biyopolitika, ‘’hayat’’a ve ‘’canlı’’ varlıklar’a ilişikin sistematik bir bilgiyi gereksinir. İkincisi, hakikat düzeni sorunu olarak biyopolitika, iktidara ilişkin sorundan, yani iktidar stratejilerinin hayata dair bilgiyi nasıl harekete geçirdiği ve iktidar süreçlerinin bilgi biçimlerini nasıl üretip dağıttığı sorunundan ayrı düşünülemez. Üçüncüsü, Klasik anlamdaki politika, varoluşsal zorunlulukların ötesindeki bir duruma gönderme yapıyorsa, biyopolitika da düşünümsel bir boyutu ortaya koyuyor. Biyopolitika genellikle politikanın sınırlarında, yani beden ile hayatta bulunan, politikanın en derinindeki çekirdekte yer alır.
THOMAS LEMKE KİMDİR?
Thomas Lemke 1963 yılında Bad Lauterberg’de doğmuştur. Bir Alman sosyolog ve sosyal kuramcıdır. 1996’da doktora derecesini aldığı Goethe Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi, Sosyoloji bölümünde halen Profesör olarak çalışıyor. Goldsmith Koleji ve New York Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak ders verdi. Çalışmaları Fransızca, İtalyanca, Danca ve Korece gibi pek çok dile çevrildi. Toplum kuramları, politika, biyopolitika, genetik ve üreme teknolojisi başlıca çalışma alanları arasındadır.
NEYİ, NASIL İŞLEMİŞ, İNCELEMİŞ?
Lemke kitabında son birkaç yüzyıldaki biyopolitika çözümlemesini irdelerken aynı zamanda eleştirel bir yaklaşım getirerek kavramın derlemesini yapmıştır. Bunu yaparken tarihten bu yana süreci incelemiş, kavram hakkında görüş bildiren önemli isimlerin görüşlerine atıfta bulunarak yer vermiş ve bilimsel açıdan, mantığa uygun şekilde sorular sorarak bunlara yanıt aramıştır. Kitabı birçok özel kavramı kullanarak yazmıştır ve bu dil kullanımı çok sıkı bir şekilde kitapta devam etmektedir. Örneğin biyoarzu, biyobilim, biyoekonomi, biyoetik, biyogüvenlik, biyoiktidar, biyokapital, biyokapitalizm, biyotoplumsallık, doku ekonomisi, düşünümsel antropoloji, farmakogenomik, genom projesi, epistemolojik, epidemiyoloji. Bu terimlere hakim olmayan bir okuyucu akıcı bir şekilde kitabı okumakta zorluk çekebilir. Kitap genel hatlarıyla bir kaynak olarak kullanılabilir, akademik tez çalışmaları için başvurulabilir.
BÖLÜMLER VE İÇERİKLERİ
Kitap;
Türkçe Baskıya Önsöz
Giriş
Bölümlerinden oluşuyor.
DİKKAT ÇEKEN BAŞLIKLAR
Kitabın büyük bir kısmında değindiği Foucault’nun biyoiktidar çalışmaları dikkat çeken noktalardan: Kitap daha çok iktidar ve onun dispositifleriyle ilgili çalışmalarıyla bildiğimiz Foucault’nun düşünsel alanının son yıllarında öne çıkardığı biyoiktidar kavramını da kullanarak kavramın alanının genişliğini fark edip bu yaklaşımlarla ilgisi olmayan bir alana yöneldiğini vurguluyor. Foucault açısından biyopolitika, iktidarın uygulanması için yeni alanlar yaratır. Bu nedenle biyopolitikanın uygulama alanları da Foucault için birer dispositif anlamına geliyor. Hardt ile Negri, Foucault’ya eleştirilerini konuyu iktidar üzerine gereğinden fazla yoğunlaştırdığı için getiriyorlar. Foucault iki temel kavramı kullanıyor bunlardan biri iktidar diğeri ise biyoiktidar. Bu kavramlarla anlatmak istediği “Disiplin ve gözetleme” ile “düzenleme ve denetim” alanlarının uygulanış biçimleriyle ilgilidir. Yazar Lemke bu iki uygulama alanına dikkat çekiyor. Foucault’ya göre geleneksel iktidar kurduğu sisteme uymayan nüfusu toplayıp bir güruh halinde kapatarak (Bu durumu Genel Hastane olarak nitelendiriyor) toplumdan izole etmeye çalışıp ya öldürür ya da yaşam koşullarını kendine göre şekillendirir ve bunu yaparken “disiplin ve gözetleme”yi kullanır.
Biyoiktidar ise işte tam bu noktada ölümü engeller veyahut yaşamayı teşvik eder ve bunu “düzenleme ve denetim” ile yapar.
Foucault dışında dördüncü bölümde ‘’Egemen İktidar ve Çıplak Hayat’’ başlığıyla İtalyan filozof Giorigo Agamben’in çizdiği hukuk çizgisinin yok edilmesi ve karşısına Hardt ile Negri’nin tanımlamasıyla çıkan “çokluk” kavramının biyopolitika açısından ele alınması da yazarın farklı noktalardan beslendiğini gösteriyor. Agamben, Kutsal insan (Homo Sacer) ismini taşıyan kitabı daha 1995 yılında çıkmasına rağmen epeyce geniş bir izlerçevre tarafından bilindiğini belirtiyor. Kitabın kısa sürede çoksatanlar listesine oturmasının nedeni olarak sadece çalışmasında felsefi düşünceyle politik eleştiriyi mükemmel bir şekilde bir araya getirmesi değil, felsefe çevrelerinin dışında da isminin duyulmasına bağlıyor. Agamben demokrasi ile totalitarizm arasında içsel bir dayanışma idda ediyor. Bu noktada Lemke hukukun koruması dışında kalanlar üzerine çalışmalar yürütürken, bu çalışmaların biyopolitika için belli sınırlamalar getirdiğine değiniyor. Lemke’nin anlatımıyla Agamben için, hukuk korumasının dışında tutulanlar, celladının cezadan muaf tutulduğu kişilerdir.
Lemke, Agamben’in biyopolitikanın geniş yelpazesini göz ardı ettiğine yönelik bir sav ortaya koyuyor; çünkü hukuk koruması altında olup ihlal edilen birçok haktan söz edilebilir. Ayrıca Hardt ile Negri’nin biyopolitikaya dair daha geniş kapsamlı bir perspektif geliştirerek biyopolitikanın yalnızca nüfusun bedeniyle değil, aynı zamanda duygu ve düşünceleri denetim altına almanın yöntemleriyle de ilgilendiği vurgulanıyor. Hardt ve Negri, biyopolitik süreç içerisinde Foucault ve Agamben’in düşünce sisteminin tamamen dışarıda bıraktığı bir kavramla ilgileniyor yani ‘’Çokluk’’ kavramıyla. Yazar, Hardt ve Negri’nin İmparatorluk ve Çokluk çalışmalarını biyopolitik bir çerçevede ayrıntılı olarak ele alıyor. Dirim politika ve Biyoekonomi başlığında da Nikolas Rose’un hayatın molekülerleşmesi ve şekillendirilmesine ilişkin olarak yürüttüğü tartışmada kullandığı dirin politika kavramı daha önce zaten tamamen farklı bir bağlamada kullanıldığını belirtiyor Lemke. Dirim politika kavramının, savaş sonrası Alman Liberalizminin önde gelen iki temsilcisi ve toplumsal piyasa ekonomisinin mimarları olan Wilhelm Röpke ile Alexander Rüstown’un çalışmalarında önemli bir rol oynadığını belirtiyor.
Kitapta ayrıca dikkat çeken bir sözde şudur: ya biyoloji politikayı açıklar ya da politika biyolojiyi düzenler.
KİTABIN BİÇİMSEL İNCELEMESİ
Kitabın kapağı içeriğine uygun şekilde doğayı vurgulayan yeşil renginde kullanılmış ayrıca kabağın tamamı bir ağaç gövdesi deseni ile kaplı, üst taraflarda düz çizgiler varken sağ orta tarafta bir ağacın gövdesinin desenini rahatlıkla görebiliyoruz. Kitap 2013 yılı baskılı, 176 sayfadan oluşuyor ve içeriğinde yazarın ve Türkçe’ye çevirenin ayrı ayrı önsözleri bulunuyor. Gazete kağıdına basılı olan kitap kaynakça ve dizin bölümlerine de sahip, satış fiyatı 15 TL
SONUÇ
Thomas Lemke biyopolitika çözümlemesi yaparken aynı zamanda eleştirel bir işlevi de yerine getiriyor. Bu eleştirel bakış, yapıcı ve dönüştürücü bir şekilde kullanılıyor. Bu eleştirel bakış, biyopolitikanın sunduğu alan genişliğinden kaynaklanıyor. Biyopolitikanın çözümlemesinin görevi, ona etki eden sınırlamaları ve olumsallıkları, talepleri ve zorlamaları somut hale getirip ortaya sermektir. Lemke’nin bu eleştirel boyutu var olanları reddetmez. Daha çok zaten var olanları farklı pencerlerden incelemeyi olanaklı kılacak uğraşma ve çözümleme biçimlerini üretmeye çalışır. Eleştirinin olumsuz veya yıkıcı olmasından ziyade üretici ve dönüştürürü olmasına gayret gösterir.
Biyopolitika kurgusal ve deneysel bir boyutla inceleniyor. Bu noktada da olup biteni onaylamaz, neyin farklı olabileceğini öngörür. Lemke, Türkçe’ye itinayla çalışarak çeviri yapan Utku Özmakas’ı da unutmuyor ve kitabın önsözünde 10 Ekim 2012 de Franfurt’da yazdığı ‘’Türkçe Baskıya Önsöz’’ kısmında teşekkür ederek değiniyor. Kitabı Türk okurlarına sunarken araştırmacı ve öğrencilerin yanı sıra politik mücadelelerde yer alanlar arasında da ilgi uyandıracağını düşündüğünü dile getiriyor.
Ümit ÜNKER
Satış Koçu & Eğitmen
Yeni Yüzyıl Üniversitesi
İletişim Yönetimi Yüksek Lisansı